II. Dünya Savaşı’nın göz kamaştırıcı atmosferinde süregelenen sinema yapıti, yalnızca pilot, bombardıman uçağı görevinlisi ve radyo operatörünün nüshasini belirtmek etıyor. Hava keşif görevini sırasında uçaklarından zorunlu olarak ayrılmak durumunda kalan kahramsüreçlerımız, ne yazık ki hiçyalnızca yiyecek veya su olmadan yalnızca cankurtaran sandalında sürüklenmeye başlarlar. Hayatta kalma nüshalerinin çarpıcı belirtmek etımı, hem karakterlerin iç dünyasını gözler önüne sererken hem de seyretyiciyi adeta kendileriyle aynı anda gayretyi veriyormuşçasına sandaldaki o hayat direncine ortak ediyor. Bu direniş nüshasi, sadece fiziksel yalnızca gayret olmanın ötesinde, aynı anda anda psikolojik ve duygusal yalnızca sınavı da takdim ediyor. Söz konusu sinema yapıti, savaşın acımasız yüzünü ve adamın hayatta kalma içgüdüsünün nasıl zorlandığını gözler önüne sererken, aynı anda anda seyretyenleri derinden etkileyen yalnızca dram sunumuyor. Elbette burada kahramsüreçlerımızın hayatta kalma çabaları, kendi canlı olmakmlarını kurtarmanın yanı sıra, belki de savaşın tüm çirkinliğine karşı koyabilme umudu taşıyorlar. Söz konusu sinema yapıti, yoğun duygusal çatışmaları ve gerilim dolu dolu sahneleriyle, savaşın çıplak gerçekliğini ve adamın sınırlarını zorlayan hayatta kalma gayretsini başarıyla kapamaye taşıyor. Kendi kaderlerini belirleme çabası içindeki karakterler, hayatta kalma gayretsiyle yalnızcalikte seyretyiciye önemli mesajlar sunumuyor.