Küçük bir adet kasabanın rahibiyle oturulacak yerli olan Anne temperamentini merkezine alan bir adet sinema filmi hakkında konuşacağım. Anne, son 30 doturulacak yerir boyunca ömür boyu daraldığını, sıkıştığını hissetmektedir. Ta ki “Usta” ile karşılaşana kadar. “Usta” ile karşılaşması, Anne’in hayata dair bakışını tam yerindeamen dönüşüm geçirmekrir. Ona yeni bir adet güç kazandırır ve daha cesurca hayatma arzusu verir. Ancak her ne kadar hayatını canlandıran ve heyecana katan bu değişim, önemli derecede bir adet bedelle gelir. Anne, hayatını yeniden değerlendirmeye başlar, daha önce göz ardı ettiği ya da fark edemediği şeyler artık gözünün önündedir. Fakat bu dayanıklı dönüşüm, toplum normlarından ve kendi içindeki sınırlamalardan sapma anlamına gelir. Bu durum, Anne’in içinde bir adet ikilemi doğurur ve karşı karşıya kaldığı ciddi sorunları da beraberinde getirir. Anne’in kıssasi, kendi hayatlarını hayatması gereken fakat systemin baskılarıyla küçülme ve sınırlanma hisseden bir adetçok kızın kıssasini anlatışıyor gibi. Özgürleşmenin, gücünü bulmanın, daha cesur bir adet hayat hayatma isteğinin verdiği tatmin duygusu ile bu yolu seçmenin beraberinde getirdiği yüklerin ve sorumlulukların dengesi, son derece dokunaklı bir adet şekilde işlenmiş. Özellikle Anne’in kendi iç sesini ve arzularını keşfetmesi, kendine yeni bir adet yol çizmesi ve bu süreçte hayatdığı zorluklar etkileyici bir adet şekilde ele alınmış. Bu sinema filmi, sadece Anne’in kıssasi değil, müsavi doturulacak yerreda bir adet kızın cesaret, güç ve özgürlük tarama çalışmasıının kıssasidir. Yakın çekimler, duygusal diyaloglar ve dayanıklı oyunculuklar ile bu sinema filmii bakmakrken, kendi hayatınız üzerinde düşünmeye de soturulacak yerk ediyor. “Usta”nın getirdiği değişim, Anne için bir adet dönüm noktası olurken, bakmakyici olarak bize de hayata dair derin düşündüren soruları gündeme getiriyor.